Yazının başlığına bakıp antik dönem savaşlarından bahsedeceğimi sanmayın sakın:)
Önce bir geçmişi hatırlayalım.
Şu yazıyı 27 Ekim 2007 Cumartesi günü eski blogumda yazmışım:
"
29. AVRASYA MARATONU Maratondan bir gece önce özenle hazırladığımız Maraton kostümlerimiz:)
Uzundur yazmadım, yazamadım ama yazmadım demek hiç bir şey de yapmadım demek değil. Hepsini toparlayacağım yakında. Bir kaç saat sonra İstanbul'a gidiyorum. 29. Avrasya Maratonuna katılmaya gidiyorum. 15km'lik etabına katılacağım. Geçen sene de koşmuştum. İsteğim ve hedefim, sağlık sorunu olmadığı sürece hayatımın sonuna kadar her sene Avrasya Maratonu’na katılmak. Bu seneki hedefim 1:15'in altında koşmak. Herkes en az bir kere denemeli Avrasya Maratonu'na katılmayı. En azından köprünün üzerinden yaya olarak geçmek bile buna değer. Geçen sene koşması için Kamil'in kanına girmiştim, bu sene de Güçlü'yü kandırdım. Güçlü ile beraber çok keyifli ve faydalı antrenmanlar da yaptık. Renay bu sene de koşuyor tabiiki. Renay'ın başka bir amacı daha var. Omurilik Felçlileri Derneği adına koşarak bağış toplayacak. Geçen sene de yapmıştı ve çok da fayda sağlamıştı dernek. Ayşe'de bu sene ilk koşacak olanlardan. O da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin "Türkiye'nin Eğitimli Kızları Projesi" için koşarak bağış toplayacak. Eğer bu bağış faaliyeti ile ilgilenirseniz bana yazın ki Ayşe veya Renay'la veya dernekle irtibata geçmenizi sağlayayım. Her sene tanıdık koşucular artıyor.Belki iyi bir planlama ve organizasyonla Londra, Kenya veya New York gibi meşhur maratonlarda da koşarız bir gün. Ama eminim hiç birinde bir kıtada başlayıp başka bir kıtada maraton tamamlamanın keyfi olmaz. "
13 Aralık 2007 Perşembe günü de bunları yazmışım:
"Bir Avrasya Maraton'u Daha Bitti
Bir kez daha Asya'dan Avrupa'ya koşarak geçtim. Bu sefer derecem 1:14:39 hedeflediğimden daha iyi bir derece yaptım. Bakalım seneye kaç koşacağım? Hava çok güzeldi, bu sene tanıdık yüzler daha fazlaydı. Yine organizasyon fiyaskosu yaşadık. Her şeye rağmen koşup bitirmek çok keyifli.
Yarıştan önce Güçlü saatleri ayarlama konusunda bir sorun yaşadığı için en son otobüsle başlangıç noktasına gelebilmiş. O yüzden ilk fotoğrafta yok. Renay, Ayşe, ben yarış öncesi otobüslere binmeden önce:
Bu da yarış sonrası madalyalarla hatıra fotoğrafı:
Bu arada ekibimiz arasında en iyi derece benim ki, hatırlatmadan edemeyeceğim:)
Maratondan sonra Aşk Kafeye gittik kutlamaya. Çok uzun bir yemek seramonisini bira ile neticelendirdik.
Ohhh, yarasın:) Öger Maratonu'na katılır mıyız bilmiyorum ama bir süre akşam antrenmanlarına ara vereceğim."
Gelelim günümüze...
Küçük yaşlardan beri spor hep hayatım içerisinde oldu. Önce jimnastik, sonra basketbol ve uzun yıllar sutopu. Maddi ve manevi anlamda beni ben yapan sutopu oldu. Mülkiye'de başladım sutopuna, sonra ODTÜ'ye transfer oldum. Üniversite yıllarında bir takım sebeplerden ayrı düştüm bu mükemmel spordan. Tabii böyle uzun ayrılıktan sonra geri dönüş pek kolay olmuyor. Gönül çok istiyor ama iş güç derken hem antrenman yapmaya zaman ayarlayamıyorsunuz hem de artık fizik, genç sutopcularla mücadele etmeye pek yetmiyor. Ancak arada sırada bir kaç veteran sutopcuyla havuza gidip antrenmanda takımla maç yapıyorsunuz . Arada maçlara gidiyorum tribünden takımı desteklemeye, eski günleri hatırlamaya, arkadaşları görmeye fırsat oldukça. Neyse daha uzatmayayım. Spor benim için önemli, ille sportif bir hedef, bir mücadele olsun istiyorum hayatımda. 2006 yılında ilk Avrasya Maratonu'mu koştum. 15km'lik etabı 1 saat 21 dakikada bitirdim. Hiç antrenman yapmamıştım öncesinde. 2007’nin hikayesini yukarıda anlattım. 2oo8’de Avrasya Maratonu’nu 1 saat 15 dakikada koştum. Geçen sene katılanacak maratonlar listesine Antalya’daki Uluslararası
Öger Maratonu’nu da (“Runtalya”) ekledik.
2008’de Öger Yarı Maratonu'nu 1 saat 49 dakikada koşmuştum. Şimdi yine Öger Maratonu'nun zamanı geldi. Cumartesi Antalya'ya gidiyorum. 8 Mart Pazar günü maraton var. Güçlü ile beraber gidiyoruz. 1,5 aydır çok iyi bir antrenman dönemi geçiriyorduk, taki 15 gün önce bir pazar günü 14km antrenmanından sonra ben hastalanana kadar... Soğuk algınlığı fena çarptı, 15 gündür hala hastalığın etkisindeyim ve hiç antrenman yapamadım bu sürede. Halbuki hastalanana kadar Salı, Çarşamba, Perşembe tempo, sürat ve rejenerasyon antrenmanları, haftasonları da uzun mesafe idamanı yapıyorduk. Benim hastalanmama dayanamayan Güçlü de geçen hafta aynı şekilde hastalandı. Öyle görünüyor ki maraton pek keyifli olmayacak bu sefer. Hastalıklar, antrenmansızlık ve bunların neticesinde çok güçsüz gidiyorum Runtalya için. Bu şartlar altında geçen seneki 1 saat 49 dakika derecemi yapamayacağım ortada. Benim için önemli olan 21,1 km’lik koşuyu sağlam ve sağlıklı bir şekilde bitirmek. Daha iyi dereceye seneye bakacağım artık. Bu sefer maraton koşmanın yanında daha önemli başka bir motivasyonum daha var:
Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (“TOFD”) adına bağış toplamaya çalışacağım.
Bağış toplamak için Amerika ve Avrupa’da oldukça sık kullanılan ve bir kaç senedir Türkiye’de de
ADIM ADIM Oluşumu sayesinde uygulanmaya başlanan "Yardım Koşusu ("Charity Run")" faaliyeti ile engelli kardeşlerimize akülü sandalye almak üzere bağış toplamak istiyorum. Adım Adım'ın
web sitesinden bugüne kadar Adım Adım sporcularının koşarak topladığı paralarla alınan akülü sandalyeler ve yine Türkiye'nin Eğitimli Kızları Projesi kapsamında okuma şansına kavuşan kızlarımız hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz. Normal şartlarda bu halimle kendimi daha da zorlamam pek mantıklı değil ama maratonun bu amacı beni daha da motive ediyor. Bütüne anlamlı bir katkı sağlayacağım için seviniyorum.
Adım Adım: Harakete geçin, harekete geçirin