Dün şükür listesinde 3. ve son gündü ve bu da son günün listesi:
7. Okuyup yazabildiğim için şükrederim. Dikkat ederseniz "okuma ve yazma bildiğim" için
demiyorum. Çünkü bizim çevremizde okuma ve yazma bilmeyen yok, ancak okumayan
ve/veya yazmayan çok. Bu şükür kalemi belki de mesleğim nedeniyle oluştu.
Çocukluğumdan beri okumayı ve yazmayı zaten seven bir insandım. Çekingen bir
insansanız ve anneniz sokakta oynamanıza pek sıcak bakmıyorsa, mecburen okuma
alışkanlığı edinirdiniz bizim çocuk olduğumuz yıllarda:) Sonra mesleğim
nedeniyle iş hayatında da başlı başına okuma ve yazma temelli bir iş yapmaya
başladım. Şunu görüyorum: pek çok insan "müthiş" donanımları olmasına
rağmen okuma ya da yazma alışkanlığına sahip değil. Bu nedenle konuşurken ya da
yazarken derdini tam ifade edemiyor veya okuduğunu ya da yazdığını/yazılanları
anlamıyor. Veya tam tersi: İlk bakışta dikkat çekebilecek "müthiş"
donanımları yok ancak mütevazı bir okuma ve/veya yazma alışkanlığı nedeniyle
kendini, derdini çok iyi ifade ediyor, okuduğunu ve yazılanı anlıyor veya çok
iyi bir iletişimci oluyor. Ya da bazıları süper bir sözlü ifade yeteneğine
sahipken, derdini yazı ile anlatamıyor… Hem mesleğim hem de kişisel okuma
alışkanlığım nedeniyle hayatla ilgili pratik ve felsefik sorunlara cevap
bulabilmek için okuyor olmanın gerçekten yeterli olacağını düşünüyorum.
Maşallah, kanunlarımızın düzenlemediği alan zaten kalmadı gibi. Daha ulvi,
romantik, felsefik, bilimsel sorularınız varsa bunları da mütevazı okumalarla
çözülebileceğini düşünenlerdenim. Okuma ve yazma alışkanlığı olmayan insanların
muhakeme yetenekleri de az gelişiyor ki bence muhakeme yeteneği hayatla
sorunlarımızı çözmenin en önemli aracı... Manasız iç sıkıntıları da önlenebilir
okuyarak, yazarak; tek başınıza kaldığınızda bile sıkılmamanız garanti olur bu
sayede... Ben okumanın ve yazmanın iyileştirici etkisine inanıyorum. Ne
okudurğunuz, nerden okuduğunuz hiç önemli değil. Okuma eylemi önemli. Çünkü
okuma alışkanlığı okudukça (çaktırmadan) yerleşir ve siz zaten her okumanızda
okuduğunuzun içerik ve kalitesi yönünden çıtanızı yükseltirsiniz. Bu yüzden
okuyup yazabildiğime şükrediyorum.
8. Bir şükür listesinde "mutluluk" temalı bir şükür
olmaması düşünülebilir mi? düşünülemez, ben de değineyim ancak farklı bakış
açısıyla: Hem mutlulukta hem mutsuzlukta ısrar eden bir insan olmadığıma
şükrediyorum. Bugüne kadar ki hayatımda öğrendiğim ve öğrendikçe hayatın
"nötr" keyfini daha fazla çıkarmaya başladığım bir şey: Mutsuzluk da
mutluluk kadar doğal bir şey, her ikisine de fazla yapışmamak lazım. Eminim bu
yazdığıma çok şaşıp, dehşet duyan olacak. Kapitalist toplumlarda mutluluk
hayatın amacı olarak pompalanır ve mutsuzluk en büyük günah sayılırken,
-kapitalizmin dibine vurmuş olsa da- kültürel olarak tutucu/dindar olan
toplumlarda da adeta mutluluğa şeytan gözüyle bakılıyor… Her ikisi de
realitenin bir ucuna yapışmış ve orada kalmakta ısrarcı. Yok öyle bir şey!
Mutsuz olmaktan korkmayın, hiç bir mutsuzluk sonsuza kadar sürmüyor ve tabii
hiç bir mutluluk da... Bunun farkına varınca insan üzülmekten de sevinmekten de
korkmaz hale gelip, daha bir özgürleşiyor. Her ikisinin de hakkını pek güzel
veriyor. Mutsuz olmadan mutluluğun kıymetini anlayamazsınız. Tıpkı sağlık
gibidir bu. Çok şükür ki bu gerçeği farkettim, mutluluktan da mutsuzluktan da
korkmuyorum.
9. Basit şeylerden keyif alabildiğim için şükrederim. Burada da
kelime oyunu yaptım, "alabildiğim"
için dedim, "aldığım" için
demedim. Çünkü hayatın akışı içinde basit şeylerden zevk alamadığım zamanlar
oldu, oysa basit şeylerden keyif almak benim temel kişilik özelliklerimden
biriydi. Ama işte belli dönemlerde, belli olaylar nedeniyle bu özelliğimi
kaybettim. Ve sonra geri kazandım. Ha bu arada, beni de "iki lokma bir
hırka" insanı sanmayın: Lüksü, hovardalığı, konforu çok severim. Dibine
kadar kapitalizme batmış bir toplumda yaşıyoruz, "basit şeylerden keyif alabilen"
insanları adeta "enayi" olarak yaftalayan:) Bu şartlar altında basit
şeylerden, onları küçümsemek yerine, keyif alabilmeye devam etmek büyük
beceridir. Bu beceriye sahip olduğum için şükrediyorum.