Pazar gününe güzel başlamanın binbir yöntemi var. Yaşadığımız sürece her an, her gün bir yenisini öğreniyoruz. Sadece bu yüzden bile "hayat güzeldir". Hakikaten...
Kısa zaman önce yazar olarak da karıştığımız blog dünyasında, bazı blog yazarlarının sizin blogunuzu "en sevdikleri" arasında saymaları da işte bu binlerce "güne harika başlama" yöntemlerinden biri olarak tecrübe hanemize yazıldı bugün...
Enerjiye inanırım, yakınları uzak yapar, zamansız ve mekansız hareket eder. Akışı için ille de birileri ya da bir şeyler ile fiziksel irtibat, sıkı sıkıya temas gerektirmez. Çünkü sınırı yoktur. Sadece kalplerin (enerjilerin???) bir olması, aynı frekansta kesişmeleridir öz ve yeterli olan.
Bu anlamda blog dünyasında kendimden birşeyler bulduğum pek çok harika yazardan haberdar oldum. Görüşlerinden faydalandım, faydalanıyorum. Ben onlara görüşlerimi bildirdim, bildiriyorum. Paylaşmanın güzelliğini her gün ve hergün yeniden öğreniyorum burada. İnsanların emek harcayarak ve kendi tamamen"özgür" iradeleriyle, kendi hayatlarından süzülen düşünce, tecrübe, duygu ve yaratılarını bloglar vasıtalarıyla paylaşmalarını bütüne "anlamlı" katkılar olarak algılıyorum ve sırf bu yüzden bile her gün blog okuma anlarımda içimden nedensiz bir sevinç taşıyor:)
İşte kendini keşif yolunda bana hiç de beklemediğim çeşit ve sayıda anlamlı katkılar sağlayan bu yazarların hepsi benim için kıymetli aslında. Bunu politik olmak için söylemiyorum, beni yakından tanıyanlar politik olmadığımı iyi bilir:)) Ne hissedersem o... Dümdüz...:)
Ehh, bu kadar laf salatasından sonra bu pragrafta sadede gelmeyi umuyorum artık:)) Bu kıymetli insanlardan 3 tanesi Sevgili
Bilun'um,
Orçun'um ve
Caramelia'm blogumuza "en sevilen blog" ödülü vermişler. Nasıl sevindiğimi tarif edemem. Bu dünyaya girerken ilk yazımda da belirttiğim gibi amacım sadece kendi kişisel arşivimizi oluşturabilmek ve hayatın bizde bıraktığı izleri paylaşmaktı. Ama bu şekilde onore edilmek yolumuza bambaşka anlamlar eklemiş oldu. Paylaşmaya ve paylaşanlardan yepyeni şeyler öğrenmeye devam edeceğiz, hayat bizi başka amaç ve formlara yönlendirmedikçe.
Konunun zor kısmı şimdi: Kural gereği ben de en sevdiğim "7" blogu yazacağım. Yukarıda herzamanki gibi uzuuuunca yazdıklarımdan sonra böyle bir seçimi yapmanın benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz. Bunu aşmak için düşündüm, taşındım. Kendimce belli kriterler oluşturarak, seçimi "objektif" temellere oturtmaya, bu şekilde değerlendirirsem bayıldığım daha onlarca blogun hakkını yememiş olacağıma ikna olarak bir miktar rahatladım.
Bu kriterler şunlardı:
1. Daha önce bu ödülü bir kaç kişiden alanları atla (zaten bu zevki onlar da yaşamış oldular, bu kriterin amacını anlar, hoşgörürler:))),
2. İnsanlara "vizyon" veren, farkındalıklarını hiç de beklemedikleri şekilde arttıran, bambaşka ufuklar açanlara odaklan,
3. Yazdıklarıyla bu ülkede "hala umutlu" olmaya devam etmek için (belki de farkında olmaksızın) sebep oluşturanları hedefle.
İşte bu kritelerleri temel alıp oluşturduğum listem huzurlarınızda:
1.
Meyveli Tepe2.
Basit bir yaşam3.
Seyir Defterinden Notlar4.
Kedili Mutfaklar 5.
Pigmelerle Dans6.
Gay Kedi7.
Journey to BlueListeyi Alev yapsaydı, bazı farklar olacaktı kuşkusuz (en basitinden mutlaka
Aceto Balsamico yu ve
Hastalarımdan Öğrendiklerim 'i koyardı:))) Ama ben yaptım. Sonra, bu aralardaki yoğunluğundan fırsat bulursa, o da kendi listesini koyar atık:)))
Hepinize güzel bir pazar günü dileriz...