27 Nisan 2009 Pazartesi
TATİL SONRASI GÜZEL SÜRPRİZ:)
Yeni yazılar arka arkaya çok yakında burada:)
15 Nisan 2009 Çarşamba
BİR KİTAP TAVSİYESİ: LOST BAŞUCU KİTABI
Sevgili arkadaşımız Emrah Güler'in ilk kitabı "LOST Başucu Kitabı" geçen hafta sonunda Doğan Yayınları'ndan çıktı.
Benim de Alev'in de belli dönemlerde bir veya bir kaç diziye sardırmışlığımız oldu. Her akşam eve döndüğümüzde gözlerimizin izin verdiği miktarda bölümü dvd'de ard arda seyredip, sonra seyrettiklerimizi masaya yatırır, tartışırdık. Sardırdığımız diziler arasında ilk aklıma gelenler ise "Ally Mc Beal", "The X-Files", "Six Feet Under" ve "Secret Life of Us" (komedi ve benzeri sitcom'ları saymıyorum tabii). Hemen hepsi ile de Emrah sayesinde tanıştığımızı söylemeliyim:) Bu zincirin son halkası "LOST" olmuştu, ama sadece 3. sezonun yarısına kadar... Hayatımın son 5-6 yılı giderek artan şekilde TV ile aram bozuldu, kendisinin kıymetli zamanımdan çaldığını farketmeye başladığım için. Son bir kaç yıldır Alev de aynı şekilde düşünür olduğu için TV odaklı bir hayat yaşamıyoruz uzun zamandır. Buna da çok memnun olduğumu söylemeliyim kendi adıma. Kendi belirlediğimiz zamanda, kendi seçtiğimiz şeyleri izlemek daha keyif veriyor. LOST da bu istisnalardan biri olmuştu, ama rutin ve gereksiz yere uzadığını düşündüğüm , bu yüzden yaratıcılığından yediğine ve reytinge oynadığı hissine kapıldığımdan, LOST 3. sezonu itibariyle gözümdeki cazibesini yitirdi ve dizi yayın hayatına veda etmeden ben diziye veda ettim.
Benim gibi sıkılmayıp, pes etmeyip seyretmeye devam edenleri ise bambaşka sürprizlerle karşılamış LOST; dizinin 3. döneminde monotonluğa düşen senaryosunu yeniden ve hiç beklenmedik açılımlarla renklendirdiğini duyuyorum fanatiklerinden (Emrah, kitabında benim gibi 3. sezonda düşen tempoya ve dizinin yaratıcı ekibinin bunu farkedip sorunu nasıl başarıyla aştıklarına da değiniyor).
Emrah Güler aslında sinema ve popüler kültür konuları ile ilgilenenler için tanıdık bir isim, bana göre ise bu konularda bir "guru", ileriki yaşlarında da "duayen" olacak. Popüler kültür konularındaki birikimi inanılmazdır. Herşeyin , herkesin birbirini taklit ettiği, bilinen güvenli sularda yüzmenin rehavetine kapıldığı, üretme çabası içinde olanların kafasına "haddini bil arkadaş" diye balyozla vurmak konusunda gayet hevesli olan bir ülkede, Emrah'ın bu yaptığı ülkede üreticilik-yaratıcılık adına hala ümitli kalmaya devam etmenin güzel bir simgesidir bana göre.
Kitap, ismi nedeniyle, her ne kadar ilk bakışta bir "dizi tanıtım rehberi" izlenimi verse de, aslında bu bahane ile Emrah'ın kendini bildiğinden beri adadığı popüler kültür konularındaki devasa birikiminin de yansıması, hatta "patlaması" dır.
Siz de bir bakın, bir dizi rehberinden çok farklı, etkileyici bir bakış açısı ile karşılaşacak ve LOST ile pek irtibatınız olmasa bile, bu çok boyutlu, bol renkli bakış açısı nedeniyle kitabı elinizden bırakamayacaksınız.
14 Nisan 2009 Salı
Tanzanya'da sizi ne bekler? - 4
Tanzanya’nın en meşhur ürünü (kahvesi dışında) “Kilimanjaro” isimli birası. Her yerde o var, alternatifi ise Kenya birası olan “Tusker”. Tusker Afrika tarihinde ayrıcalıklı yeri olan bir filin adı. O da güzel. Hak geçmesin diye Tanzanya’da olduğumuz sürece Kilimanjaro, Kenya’da bulunduğumuz süre içinde ise Turker içtik:)


Yolda beklediğimiz 3,5 saat boyunca yoldan sürüsünü otlatan, yürüyerek şehirler arası seyahatini yapmakta olan veya çarşı-pazardan dönen Masailerle daha da bir içli dışlı olduk. Kendine fazla güvenen genç bir Masai ile Renay koşu yarışı bile yaptı [Renay'ın yenildiğini belirtmeye gerek var mı??. Genç Masai haklı bir güvene sahipmiş meğer:)]. Sürüsünü otlatan küçük bir Masai bize kendini fazla kaptırıp sürüyü ihmal edince, sürüyü ileride zar zor toplayan dedesinden hem esaslı azar hem de biraz sopa yedi:) Başka bir kadın grubu "mani mani" verirsek fotoğraf çektirebileceklerini söylediler. Rehberimizin tercüme ettiğine göre, kadınlardan biri yanındaki genç kızını henüz evlendiremediği için çok dertliydi, sürekli bu konuda konuştu. Kız da taş çatlasa 15 yaşında falandı bu arada:) Bizim beylere bir mesaj mı vermeye çalışıyordu, anlamadık :) Sayelerinde o 3,5 saatin nasıl geçtiğini anlamadık.
Tanzanya vize istiyor. Ama bunu her hangi bir siyasi sebeble değil, daha çok ekonomik sebeplerle yaptığı hissine kapıldım. İstanbul’daki Konsolosluğundan 40-50 euro civarı bir ücret ödeyerek, kolayca alabilirsiniz.
11 Nisan 2009 Cumartesi
Tanzanya'da sizi ne bekler? - 3
Akşamları her barakada gaz lambası yanıyor, sokak aydınlatması da olmadığı için karşıdan sanki yıldızlar yere inmiş gibi bir manzara oluşturuyor binlerce kandilin ve gaz lambasının ışığı. Tropik iklim kuşağında oldukları için açık havada yaşam sorun değil belli ki, ve zaten Afrika insanın doğasına çok daha yakın.