2 Nisan 2010 Cuma

BU GİNE BAŞKA GİNE (4): UZAKTAKİ YAKINLAR

Bu seyahatte bir kez daha anladım ki, Dünya'nın neresine giderseniz gidin, size yardıma, dostluğunu paylaşmaya hazır bir dolu güzel insan var. İnsan her yerde insan; yaşam algısı, alışkanlıkları, düaliteye olan bağımlılıklarının dozajı ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişse de, öz aynı öz... Başından her tür ünvanı ve sıfatı atınca elde kalan tam olarak bu: İnsan.

Seyahati biraz da bu sebepten seviyorum. Bir ülkede “yabancı” olarak bulununca size her anlamda yardım eli uzatan, tecrübelerini paylaşmaya hazır pek çok iyiniyetli insan oluyor. Her iki seyahatimde de Ekvator Ginesi’nde hem yerli hem de farklı milletlerden çok hoş insanlarla tanıştım. Orada kaldığımız günler boyunca bazıları ile adeta “kader birliği” yaptık, bazıları sayesinde sorunlarımızı çözdük, bazıları sayesinde ülkenin güzelliklerini keşfettik, bazıları ile ise hoş sohbet paylaştık. Orada çalışan Arjantinli Ignasio ve dünya tatlısı eşiyle kızını, Yunan vatandaşları Lazarus ve Dimitri’yi, güzeller güzeli meslekdaşım Cezayir asıllı Fransız Zina’yı, hele hele dünyanın bu uzak ve minik ülkesinde aynı otelde kalıp kendisini uzun süre film yıldızı karizmasında bir yabancı sandığımız İstanbullu sevgili Kemal abimi anmadan geçmek istemedim şimdi.

Zina ve ben hikayesini daha sonra anlatacağım meşhur uçağa ilk bindiğimizde pek mutlu gülümsemişiz başımıza geleceklerden habersiz:)

En solda Ignasio, en sağdakiler Kemal Abi, omzundaki Ignasio'nun kızı Thea, yanındaki Ignasio'nun eşi. Ortadaki bizleri kapıda karşılayan sempatik garson kız:)

İşte Yeşilçam yıldızı karizmasındaki Kemal Abi:)


Tatlı Thea...

Lazarus ve Dimitri beni en çok şaşırtanlar oldu: Her ikisinin de ailesi Türkiye’den mübadele sırasında dönmüş Yunanistan’a. Türkiye’ye, Türk kültürüne bu kadar hayran ve hakim başka Yunanlılar da var mı acaba? Şaştım çünkü Türkiye'de ülkesinden adeta nefret eden çok varken, bu iki Yunanlı'nın samimi Türkiye sevgisi ve bilgisi öyle böyle değildi. Evet dedim ben de kendi kendime, olan onca olumsuzluğa rağmen ülkemi seviyorsam bir bildiğim var, o bildiğimiz aklı ve sağduyusu yerinde pek çok Dünya vatandaşı da sahip... Kardeş gibi hissettik sohbetin derinlerine daldıkça. Aslında iki ulusun birbirinden hiç farklı olmadığını bir kez daha farkettim. Yine aynı konu: “sıfatlar” karıştıkça yaşamımıza, öze ulaşmak zorlaşıyor. Özellikle Lazarus’un Türkiye bilgisine hayran oldum, onun bildiklerini bilmediğim için utandım.

Dimitri ve Lazarus

Bu kızlar kaldığımız otelde garson olarak çalışıyorlardı, bir akşam gittiğimiz gece klübünde kendilerine denk gelince kaynaşmamız gördüğünüz gibi kısa sürdü. Ben onların danslarına, onlar benim saçlarıma (düz ya:)) hayran kaldık:)

Bu genç de otelimizin resepsiyonunda çalışıyordu. Bu fotoda malesef anlaşılmıyor, kendisi inanılmaz güzel mavi-yeşil gözlere sahipti. Fotoğrafını çekmek için izin istedim, ama başarılı olamamışım. Gözleriniz çok güzel, inanılmaz deyince pek bir mahçup olmuştu.
Ekvator Ginesi’nde Türk vatandaşı görmek pek olağan değil. Ama bizim şansımıza her iki ziyaretimizde de epeyce “hemşerimizle” tanıştık. Cumhurbaşkanı adına düzenlenen "Uluslararası Kick Boks Turnuvası"na katılan sporcu kafilesi otelimizde kalırken, bir Türk sporcusunu tanımak da bize ayrı bir gurur yaşattı: Ali Günyar, aslen Denizlili ama Hollanda’da yaşamış hep. Uluslararası dereceleri olan bir kick box sporcusu. Eğitmeni ve menajeri abisi Süleyman Günyar. İki kardeş Hollanda’da yaşasalar da, Türkiye’den herhangi bir destek almamalarına rağmen, Türkiye adına katılıyorlarmış turnuvalara. Ne yazık ki turnuvanın ilk maçında rakibinin kural dışı darbesi sonucu kaşı açılınca sonraki maçına çıkamadı Ali. Rakibi diskalifiye oldu tabii ama üzüldük sporcumuzun başına gelene, ertesi gün otelde bolca teselli ettik.

Süleyman ve Ali Günyar Kardeşler. Ali'nin turnuvaya neden devam edemediği bariz gördüğünüz üzere:)


12 yorum:

cakiltasi dedi ki...

çok tatlı ya herkes. orada olup bu rengahenkine katılası geliyor insanın:)
ama 2.ve 3. yazılar nerede ben mi göremedim ya da yanlış mı anladım. bu gine başka gine 1'den sonra 4'ü gördüm çünküm.

gezinin macera kısmını da heyecanla bekliyorum:)

Basak dedi ki...

Çakıl 2. ve 3. yazılar bu sayfanın en altında. Sayfanın altına inersen görebilmen lazım.

cakiltasi dedi ki...

oki gördüm. bu şapşal bilgisayar bazen geç yüklüyor olanı biteni ben de başka yerde belki diye düşündüm.

minimalist dedi ki...

Fotolar çok şeker. İki yunanlının Dimitri ve diğerinin Türkiye sevgisi çok hoşuma gitti; bu tür insanlarla olunca gerçekten çok hoş bir muhabbet oluyor; insanın koltukları kabardıkça kabarıyor.Buarada Zinayla olan hikayeyi merak ettim; bekliyorum :))

Basak dedi ki...

kasik bunlar Minimalist, iki yabancı birbirini yurtdışında bulunca hep bir "sevgi çemberi" oluşur, tersine ratlamadım henüz:)

ramazan dedi ki...

Bu yazdıklarınızı okumak, fotoğraflara bakmak çok hoşuma gidiyor. Yeni dünyalarda ben de geziyormuşum gibi oluyor.Teşekkürler.Bir de yorum yazarken kelime doğrulama olması zorunlu birşey mi.Kaldırsanız olmaz mı.
Sevgiler.

Oya Kayacan dedi ki...

Sevgili Başak, Gine yazılarını keyifle okudum. Resepsiyondaki çocuğun gözlerinin rengi de benim bilgisayarda mükemmel görünüyor ;)

Basak dedi ki...

Ramazan bey size bu hissi biraz da olsa verebildiysem, ne mutlu bana... Yorum yazarken yazı doğrulama konsuunda haklı olabilirsiniz, otomatik mesajlar, reklam vs. gönderilmesin diye bu yöntem tavsiye edilmişti bana bazı arkadaşlarca. KAldırmak düşünülebilir gerçekten.

Oyacığım, dur daha bitmedi, buraya kadar olan kısmı "tatil rehberi" havasında, bundan sonra anlatacaklarım daha bir aksiyon filmi tadında olacak:)

A. dedi ki...

Çok süper fotolar ve tecrübeler görüp okudum burada.Gezmek öğrenmek ne güzel.İnsan hergün yeni birşey öğrenmeli bence.Ben bugün sabah erkenden bak neler öğrendim buraya girerek.Çok hoş

Basak dedi ki...

Teşekkür ederim Ashley, öğrendiğini paylaşmak da güzel, hele seninki gib iyorumlar aldığımızda...

kekvekahve dedi ki...

isitirdye üstü girit (byron ayanoğlu)de bana iki halkın inanılmaz benzerliğini öğretmişti de inanmamıştım. bir de ada gezilerinizdeki gözlemleriniz, dolmaki, yunan kahvesi v.s.

Basak dedi ki...

Öyle hakikaten Serpil.