14 Ekim 2014 Salı

Şükürler Olsun/2

Şükür Listesinin 2. günü dündü.  Buyrunuz 2. bölüm:
4. Meraklı olduğuma şükrederim. Evet, aynen böyle! Çünkü meraklı insanın sıkılma olasılığı daha düşük ve ben çok kolay sıkılan bir insanım. Yani benim durumumda meraklı olmak kesinlikle şükredilecek bir özellik:) Meraklı olmanın birçok avantajı var, sayması zor. Kendi özelimden hareket ederek; şu an severek yaptığım işleri, edindiğim hobileri, bazen ne işe yarayacağını bilmediğim bir dolu bilgiyi ve hatta pek çok kıymetli arkadaşımı meraklı olmama borçluyum.
5. Seyahat ve hareket etme özgürlüğüm olduğuna şükrederim. Bir insan meraklı olduğunda yerinde uzun süre sabit durması beklenemez tabii. Merakın beni yönlendirdiği en güzel faaliyetlerden biri seyahat etmek. İnsanın ufkunu seyahat etmek kadar açan şey yok sanırım. Keyif ya da iş nedeniyle seyahat edebildiğim için sevinirim. Her seyahat yeni bir enerji demektir. Yeni insanlar, yeni mekanlar, yeni kültürler, yemekler, sanat eserleri tanır ve hatta çok ilginç maceralar yaşarsınız. Ve bunlardan sonra hayatınız bir miktar daha farklılaşır, gördükleriniz ve yaşadıklarınız kaçınılmaz olarak bir şeyler katar çünkü size. 
Hareket etme imkânım olmasına şükrederim. Çok şükür ki sağlığımın elvermesinin yanı sıra etrafımda "gidemezsin", "izin vermiyorum", "yapamazsın" diyen insanlar ve sosyal çevre yok. Gitmek istersem gitmek, kalmak istersem kalmak, istediğin yere gidebilmek veya istemiyorsan gitmemek... Evinden çıkması bile yasak olan kadınlar var memlekette, hadi bir düşünün bakalım bugün sabah evinizden özgürce çıkıp işinize gelmek ne kadar önemli, güzel bir şeydir! 
Harekete spor yapmak da dâhildir. Doğum sonrası spor düzenini bozmanın yan etkilerini çokça yaşadım. Anladım ki hareket demek hayat demektir. İnsan vücudu da evrimsel olarak hareket etmeye kurgulu zaten. Durunca hastalıklar, ağrılar vb başlıyor(muş) resmen. Geçen yıl hareket ederek ihtiyacı olan insanlara yardım etme imkanım da oldu. Koşarak para topladım tekerlekli sandalye almak için, hem vücuduma hem de ruhuma iyi geldi. Hareket edince varabileceğiniz noktalar gerçekten şaşırtıcı olabiliyor. 7 yıl önce Ağrı ve Kilimanjaro dağlarının zirvesini görmem de bu yüzden:) Çok şükür gerçekten...
6. Geleneksel ve muhafazakâr düşünmediğime şükrederim. Geleneksellik ve muhafazakarlık çocukluktan itibaren sevmediğim şeyler. Çocukken nedensiz, aklım erdikçe nedenli rahatsız olmaya başladım bundan... Sevmemek saygı duymamak anlamına gelmiyor. Ne de olsa zaten toplumumuzun genetiğinde olan şeyler, yok olmalarını dilemek gerçekçi değil, eninde sonunda yok olacaklarını bildiğim halde (ben demiyorum, evren yasaları diyor:)... Hele son dönem yöneticiler kanalıyla daha da pompalandıkları düşünülürse... Geleneksel ve muhafazakar düşünce insanların sorgulama ve günün şartlarına uygun çözümlerle uyum sağlama imkanlarını ellerinden alıyor. Geleneksel ve muhafazakar düşünen insanlar bugünün sorunlarına yapıcı ve rasyonel çözümler bulamaz, eşitlik, özgürlük gibi evrensel değerleri kabul edemez, o yüzden sevdiklerinden çok sevmedikleri olur bu hayatta. Günün sorunlarını çözemedikçe, eskinin artık hükmünü yitirmiş toplumsal, bölgesel, dinsel, yerel değerlerine kendilerine daha da kapatıp, kendi özellerinde fazla "anlamlı" yol alamadıkları için mutsuz ve saldırgan insanlara dönüşürler. Mutsuz ve saldırgan bir insan iletişime açık değildir. Her şeyi kavga ve şiddetle çözmeye çalışır. O yüzden muhafazakar olup da mutlu olan bir toplum yoktur, muhafazakar düşünce keşif yapamaz, yeni ve farklı bir şey üretemez. Kendinden farklı insanları, ortamları, davranışları, kültürleri, düşünceleri oldukları gibi kabul edemez. Sadece kabul etmese iyi, saygı da duymaz ve onları yok etmeye çalışır (tanıdık geliyor mu bu yazdıklarım?). O yüzden çok ama çok şükür ki muhafazakar ve geleneksel bir düşünce yapım yok:)

Bugünlük bu kadar, okuyanlara teşekkür ederim.

Hiç yorum yok: