Bir dostum 3 gün
boyunca şükrettiğim toplam 9 şeyi yazmamı istemişti. Teklifi çok sevdim. Çünkü
daha çok nelere ve neden şükrediyorum diye düşünmek de bir tür farkındalık
yaratıyor(muş). Ben konuyu azıcık değiştirdim ve belli bir günde neye
şükrettiğimi değil de bugüne kadar en çok şükredip, "iyi ki" dediğim
şeylerin listesini yaptım. Dün 1. gündü ve işte listenin 1. bölümü:
1. Sağlığım yerinde olduğu için çok şükrederim. Kulağa çok yavan gelebilir,
herkes ilk bunu söyler nitekim. Ancak, bazen insan öyle yaşam deneyimleri yaşar
ki, sağlığın bu Dünyadaki en önemli şey olduğunu tüm benliği ile hisseder ve
sağlıklı olduğun her güne bilinçli bir şekilde şükreder hale gelir. Geçmişte
doğal olmayan şekillerde sevdiklerimi kaybettim. Kendim de çocuk sahibi olma
serüvenim sırasında dış gebelik nedeniyle biz kez “net” olarak ölümün kıyısına
geldim. İnsan kendi başına gelince daha iyi anlıyor sağlığın önemini. Özellikle
oğlumun doğumundan sonra onunla uzun yılları paylaşmak istediğimden daha çok
şükrediyorum sağlığım yerinde olduğu için.
2. Sahip olduğum aile için şükrederim. Benim "aile"
kavramım geniştir yalnız: Kan bağı olanların yanı sıra, kan bağımın olmadığı
bir çok dostum, arkadaşım da benim için "aile" ferdidir. Öncelikle;
Türkiye'de yaşadığımız için babam gibi demokrat bir adam ile annem gibi aydın
bir kadının kızı olmayı büyük şans sayıyorum. Hem disiplin ağlarını gevşetmeden
özgürlüğümüzü yaşamamıza imkân tanıdılar hem de "yerel" ve
"geleneksel" olanları değil, "evrensel" insani değerleri
öğrettiler. Herhangi bir fikri, inancı dayatmadılar. Ne kadar genç ebeveyn
olduklarını düşünürsek, bu konudaki başarıları gerçekten takdire değer.
Herhangi bir konu hakkında kendileriyle utanmadan, sıkılmadan, suçluluk
duymadan konuşma imkânı verdiler, hep birlikte içki de içtik, sigara da içtik,
(annem hariç) argo da konuştuk:) Böylece kardeşim ve ben pek çok çocuğun
ana-babasıyla paylaşmaktan korktukları için bulaştıkları bataklardan korunduk.
Ve tabii ailemizle vakit geçirmekten zevk alan insanlar olduk ki pek çok
insanın çok çeşitli nedenlerle ailesinden uzak kalmayı tercih ettiğini bildiğim
ya da gördüğüm için bunu da önemli bir şükür kalemi olarak görüyorum.
Güçlü ve bilge bir kız kardeşim olduğu için şükrederim. Eşimi
tanıyana kadar hayatta beni en çok eğlendiren insan olmuştur ve benden daha
olgun bir karakter olduğu için hala bana bir miktar “2. Annelik” yapmayı da
sürdürmektedir. İyi ki var! Hayattaki en kral dostumdur. Eniştem Uğur da erkek
kardeşimdir ve iyi ki vardır.
Ana, baba ve kardeşinizi seçemezsiniz. Ama eşinizi seçersiniz.
Ben Alev gibi bir eşim olduğu için çok şükrediyorum. Yine Türkiye'de
yaşadığımız gerçeğinden hareketle, benim gibi özgürlük düşkünü ve açık fikirli
bir insanın eşim gibi zihnen ve davranış olarak tam bir batılı erkeğe denk
düşmesi büyük şanstır. Bu konuda gerçekten şanslı olduğumu düşündüğümden her
gün şükrederim Alev'i karşıma çıkarana
Ve tabii ki oğluma, Balkan'ıma şükrederim: Ne zor ulaştım ben
ona! Değdiğini görmek bana hayatımdaki en büyük tatmini veriyor. Böyle sevimli,
komik, pozitif, akıllı bir küçük adama sahip olduğum için de her gün
şükrediyorum.
Son olarak, arkadaşlarım olduğu için şükrederim. Çünkü bendeki
emekleri, çekirdek ailem kadar olmasa da, büyüktür. Ve bunu diyebilmek büyük
bir lükstür. Hayat, size yanlarında huzursuz, mutsuz, kuşkulu, gergin,
"oynamak zorunda" olduğunuzu hissetmediğiniz arkadaşlar, dostlar
sunmuşsa gerçekten şanslısınız demektir. Hele bir de arkadaşlarınız her şartta
yanınızda olmakla kalmayıp, bir de üstüne sizi espri anlayışınızdan tutun da
zeka seviyenizi bir kaç puan arttıracak kadar geliştirecek özelliklere sahipse,
eh siz Tanrının gerçekten şanslı kulusunuz yani. Ben işte bu şanslı kullardanım
işte, tanıştığımıza memnun oldum:)
3. Bu aralar Ankara’da had safhada gündemde olan bir konu (tesadüf
mü, "etme bulma dünyası mı"?): Temiz su, temiz gıda ve barınma imkânına
sahip olduğum için şükrederim. Yakın çevrem bilecektir ki beni en çok arızaya
geçiren konulardan biri suyun olmamasıdır. Yıllar önce Afrika'ya gittiğimde
gözlerimizle şahit olduğumuz bazı olaylar temiz su ve gıdaya erişme ve barınma
imkânına sahip olmanın sağlık kadar önemli olduğunu farkettirmişti bana. Bu
satırları, bir süredir Ankara'ya çaktırmadan verilen kirli Kızılırmak suyundan
bugün itibariyle hastalanmış biri olarak yazdığım not edilsin lütfen:)
Bugünlük bu kadar:)
Yarın devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder